top of page

Musallat - Bir Sineğin Hikayesi

Son bir buçuk haftadır evede bir kara sinekle yaşıyorum. Sıra dışı bir durum, oturduğum yer sosyete mahallesi olduğundan burada pek sineğe rastlanmaz. Söyle söyleyeyim, bütün yaz boyunca bir tane bile görmedim. Düzenli ilaçlama olur, sinekliklerim de var pencerelerimde, üstelik Ekim ayındayız, mevsimi bile değil, o kadar yağmur yağdı.


Herneyse, konuya dönelim. Başlangıçta sıradan bir sinekti benim için, sinir bozucu vızıltısı, mikrobik görüntüsüyle rahatsızlık kaynağı. Nerden çıktı bu diye düşündüm, gece gece elime, yüzüme konuyor, bir de bir arsız ki sormayın, kovalıyorum yine geliyor.


İlk iki gün beni çıldırttı, üzerinden atamıyorum bir türlü, sabahları güneşle birlikte uyanıp elime, yüzüme, kafama, bacaklarıma konarak beni de uyandırıyor. O kadar ısrarcı ki sonunda pes edip kalkıyorum. Diyeceksiniz ki neden öldürmüyorsun, adetim değil, böcek de olsa masum bir cana kıyamam. Kaç kez kapıyı pencereyi açtım gitsin diye gitmedi hatta kovaladım cama doğru sürdüm işe yaramadı. Tuhaf olanda bu zaten, ben ki arıları elime alıp camdan çıkaran adamım, bir sinekle baş edemedim.


Üçüncü günün sabahında yine uyandırdı beni. İlk iki gün olduğu gibi ben kalktıktan sonra öğlene kadar kayboldu gözden. Ve yine ilk iki günde olduğu gibi saat iki civarında kulağımda vızıldamaya başladı. Bu kez bilgisayarın başında çalışırken. Naptıysam kovamadım. Yüzüme kamikaze dalışlarıyla öyle bunalttı ki beni sonunda masadan kalkıp kanepeye uzandım. Oraya da geldi. Sonunda niyeti bozdum, öldürmeye karar verdim; önce yastıkla saldırdım sonra battaniye ile kovaladım, başaramadım kayboldu gözden.


Çok değil yarım saat sonra yine geldi. Elime kondu. Göz göze geldik. Evet bir kara sinekle göz göze geldim. O zamanda şimdiki gibi bir gülümseme peyda olmuştu yüzümde, ne istiyorsun lan benden diye sormuştum elimi yüzüme iyice yaklaştırırken. Her an kaçacağını düşünüyordum ama gözlerinin kızılı net bir şekilde görecek kadar sokulmama rağmen kaçmadı. Öylece ellerini ovuşturmaya başladı. Aramızdaki ilk iletişimde o zaman kuruldu.


Sonraki gün kulağımda vızıldayıp üzerime konmaya başladığında nedense o kadar sinirlenmedim. Kalkınca yine kayboldu öğlene kadar. Bu kez merak ettim nereye gittiğini. Evi dolarım odaları tek tek aradım bulamadım. Çalışma odama döndüm, sabah gazetelerini incelemeye başladım ama aklım tuhaf bir şekilde sinekteydi. Nereye gidiyordu her sabah ve neden beni uyandırmadan gitmiyordu. İlk iki gün bir saat uğraşmıştı ve son dört gündür aynı şeyi yapıyordu.


Bilgisayarı kucağıma alıp kanepeme uzandım. İnternetten sinekleri araştırmaya haklarından bilgi edinmeye başladım. Ömürlerini, çoğalmalarını, yediklerini, hastalık yaydıklarını vs. İlginç bir bilgiye rastlamadım bildiğiniz sinir bozucu sinek. Öğleden sonra yine çıkageldi dizime kondu. Onu izledim bir süre. Dinledim, anlamaya çalıştım. İsim bile verdim, Musallat. Dedim sen neyin peşindesin, neden her sabah beni aynı saatte uyandırıp kayboluyorsun, nereye gidiyorsun ve aynı saatte dönüyorsun, sonra bunları nasıl yapıyorsun, akıldan ve mantıktan yoksun sıradan bir sineksin? Cevap vermedi ya da ben anladım söyledikleri ama öylece durup dinledi, ellerini bile ovuşturmadan.


Beni yakından tanıyanlar bilir, hayvanlarla ve böceklerle aram iyidir, özelliklede örümceklerle, neden bilmiyorum ama benden kaçmazlar, öldürmeye kıyamadığım için onları elime alırım ve dışarıya bırakırım. Hatta iki ay kadar bir örümcekle yaşamışlığım vardır, bir sabah uyandığımda bütün penceremi ağı ile örmüştü. Bayağıda iriydi. Bizim yazlıkta denizin kıyısında olduğundan yazın çok sivrisinek ve karasinek olur, korkudan camı açamazdık. O yaz penceremi hiç kapamadım ve bir kez bile odamda ne sivrisinek ne de karasinek gördüm. Gizli bir anlaşma vardı aramızda, birbirimizle ilgileniyorduk. Çocukluk işte, ağına bahçeden yakaladığım böcekleri atıyordum oda bana penceremi açık tutabilme lüksü sağlıyordu.


Yine de karasinek çok farklı, ürkek olurlar bir kere ama Musallat öyle mi ilerleyen günlerde iyice azıttı. Yemek yerken masamda bekliyor ve beni hayretlere düşürecek bir şekilde önüne koyduğum kırıntılarla yetiniyor. Cin olduğunu bile düşündüm, üzerine Ayetel Kürsi okumuşluğum var.


Gel zaman git zaman alıştık birbirimize. Sineği evcilleştiren ilk adam olarak tarihe geçebilirim. Acayip bir yaratık, dışarıdan eve geliyorum beni kapıda karşılıyor. Anlaştık, uyurken sinirli olduğum için çok fazla musallat olmuyor artık, bende ona yemek yerken masada kırıntı veriyorum, yemeğime hiç konmuyor. Yazarken bilgisayarımın ekranına konmasınada izin veriyorum o da yüzüme kamikaze yapmıyor. Biraz asabi bir sinek, fevri hareketleri var ama olsun.


Geçen gün beni çok korkuttu, bütün gün ortalıkta yoktu, ne sabah uyandırmaya geldi ne de öğleden sonra ortaya çıktı. Yine bütün evi aradım, hiç bir iz yok. Herhalde bir yerde öldü dedim. Sonuçta üç haftalık bir ömürleri var ve bir haftadır beraberdik. Sonra gece birden ortaya çıktı. Komik gelecek ama onu görünce tuhaf bir mutluluk hissettim. Masaya salam koydum biraz üzerinde dolaştı.


Dün on yaşındaki küçük yeğenim geldi, İngilizce dersinden zayıf aldığı ve bir tek benden çekinip sözümü dinlediği için abim çalıştırmamı istemişti. Sorun kelimelerin yazılışındaymış, bende ona tekrar etüdü yaptırdım. Etüt boyunca masanın bir köşesinde durup bizi izledi musallat, ne zaman ben odadan çıktım yeğenimi tekrarlarıyla baş başa bırakıp, çocuğu çıldırtmaya başlamış. Ağzına, yüzüne konuyor, gözüne salto atışı yapıyor, kovaladıkça daha ısrarlı saldırıyor. Bilirim çıldırtır adamı ilk günler bana da yapmıştı aynısını.


Sonunda dayanamayıp yanıma geldi yeğenim, amca dedi sinek var. Dedim sorun değil, o benim evcil sineğim Musallat. Tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Rahat bırakmıyor beni dedi çalışamıyorum., kıskanmıştır dedim, güldüm. Gittim çalışma odasından çıkarıp salona getirdim musallatı.


Bugün bir buçuk hafta oldu. Çok zamanı kalmadı biliyorum hatta eskisi kadar hızlı hareket edemediğinin de farkındayım. Dün gece avucumun içinde bayağı durdu, öylece birbirimizi seyrettik. Şu an size yazarken bilgisayarımın ekranında geziniyor parmaklarıma konuyor. Belki merak ediyorsunuz, neden böyle bir şeyi paylaşmak istediğimi; Musallat'a söz verdim, onu ünlü bir sinek yapıcam… :)

Musallat

 
 
 

1 commentaire


Aklıma, Dostoyevski' nin şu sözleri geldi... “Ya odanda öldürdüğün örümcek bütün hayatı boyunca senin onun oda arkadaşı olduğunu sanıyorsa.”

J'aime
Nessi Gomes - All Related
  • Facebook - Malayani Adam
  • YouTube - Malayani Adam
bottom of page