top of page

Hiç Bitmeyen Sonlar

Yazarın fotoğrafı: Malayani AdamMalayani Adam

Odasına çekilip kendini geceleri yatak olarak kullandığı kanepenin üzerine bıraktığında o kadar anlatımsızdı ki hali; varlığı geçmiş, gelecek ve bugün üçlemesinin tekliğinde yeküne nüfuz ederken tarifsizliğini isimlendirmekten çok uzaktı. Ellerine baktı, katil ellerine. Verdiği kararların onu getirdiği yerleri ve her bir kararı için ödediği bedelleri düşündü. Canını emen zaman takvimlerinden çaldığı yapraklarla sonunu hazırlarken mutlaka bitecekti sayılı olan kağıtları, "belki bugün, belki yarın" diye düşündü bir şairin dizelerinde.


Gözyaşları içinde uyandığı geceyi hatırladı. Kalkıp sigara yakmış, oturduğu sallanan koltuğunda öylece bakmıştı karşısındaki manzaraya. Ne yatağındaki güzel kadın ne masanın üzerine yığınla duran Amerikan Dolarları ne gücü ne itibarı ne de sahip olduğu onca meziyet mutlu etmeye yetmiyordu kendini. Hiçbir şey, hiç-biri o gece yüzünü güldürmeyi başaramamıştı.


Her şeyin başladığı gece" diye düşündü. Mutsuzluktan ölürken bedeninde, kendisiyle birlikte tanıdığı herkesi vurmak istemiş, ancak öfkesinin ateşi kırgınlığının yaşlarında boğulup yerinden bile kımıldamaya yetmemişti gücü. Kimdi suçlu, kim öldürmüş, neden öldürmüştü insanlığını? O kadar kanamıştı ki ölmeden evvel, katillerinin yüzüne tek tek bakmış, yalvarmıştı adeta durmaları için. Dostları, tüm sevdikleri hatta kan bağı taşıdıkları bile ailesini ve parasını kaybettikten sonra yüz çevirmiş, evlilik hayalleri kurduğu kadın, erkekliği pantolonundan yukarı çıkmayan bir herifle satmıştı kendini.


Gülümsedi, ruhlar alınır, ruhlar satılır, üç beş matadır karşılığı sonsuzluğun, bilmez insan, göremez heva çukurundan karanlığını. Ey düşüpte yandığım kuyu, ateşimle aydınlanan gerçek, zifirinde saklı nur, Yusuf’a imdad eden, nerdesin bu gece?


Her şeyin başladığı geceye döndü, yatağının içindeki kadına odaklanıp kalbindeki yarayı deşercesine olanları anımsamaya başladı. Nicole'dü adı, babasının Çek bir bürokrat, annesinin Ukraynalı bir avukat olduğunu öğrenmişti. Yirmi dört yaşındaydı, asla bilemezdi bu lanet dünyada, sahte cennetinde yaşadığı cehennemin son yılı olduğunu.


İlk kez bir gece kulübünde dans ederken görmüştü onu. Sarhoştu, güzelliğini usta bir tetikçinin maharetiyle bir silah gibi kullanıyor, etrafındaki herkesi avlıyordu. Yüzünü hatırladı, bakışlarını, gülümsemesini ve iki yanağında gamzelerini. “Gördüğüm en güzel kadın” derdi ona, öyleydi, hayatı boyunca gördüğü en güzel ve “en kadın” kadındı o.


Bütün gece onu izlemişti, her hareketini, görebildiği kadarıyla her mimiğini bir daha asla zihninden çıkmayacak şekilde hafızasına kaydederken ömür boyu sürecek bir sancıyıda yazgısına kattığını bilemezdi. Kerim adında o sıralar işleri dolayısıyla çokça görüştükleri bir arkadaşı vardı, durumu fark etmesiyle Aziz’e yaklaşıp takılmaya başlamıştı.


  • Yok artık daha neler.

  • Ne…

  • Kızın sapı var.

  • Yani, döver mi bizi?

  • Bence dayak yese de kız gene ona verir, herifin tipine baksana.

  • Çok beğendiysen sen de ver.


Hala genç kadının üzerindeydi bakışları, bir şey vardı, cinsellikten çok uzak anlatamadığı bir his. Yıllar sonra bir akşam alkol komasına girmeden hemen evvel çözeceği bir sırdı bu. Eğer Adem gibi kendi kaburgasından da bir kadın yaratılacak olsa, bu mutlaka O olurdu diye düşünmüştü.


  • Bence sapı yok, yazmaya çalışanlardan biri.

  • Her türlü iddiasına varım bu gece o çakıcak hatuna.

  • İzle ve öğren. Bu arada sana pahalıya patlıyacak haberin olsun.

  • Kabul.

  • Araban lazım, anahtarı ver.

  • Niye benim arabam?

  • Benimki 69 Dodge Challenger olduğu için.


Arkadaşını alaya aldığını dudaklarının her kıvrımında belli eden ince bir tebessümle ayaklanmış, kafasında bir anda şekillenenleri hayata geçirmek için tuhaf bir sabırsızlık ve heyecan hissetmeye başlamıştı. Öyle ki bir kaç adımda kalabalığın içine karışıp yakından tanıdığı güvenlik amirinin kulağına birşeyler fısıldadıktan sonra bardan aldığı kocaman bir birahiyle genç kadına doğru ilerlerken keyfine diyecek yoktu. Planı işe yarar mıydı emin değildi ama çok eğleneceğine şüphe yoktu. Nihayet aradaki bir kaç metrediye kapadıktan sonra göz göze geldiklerinde ayağı takılmış gibi sendeleyip elindeki içkiyi üzerine boca etti.


  • Dikkat etsene aptal.


O kadar güzeldi ki, ilk kez bir kadının karşısında acemi çapkınlar gibi tutulmuş, değil kelimeler, konuşmak dahi aklına gelmemişti. Çıkan kargaşada güvenlik amiri de işini çok iyi yapmış, genç kadının dans ettiği partnerini koluna girerek sessizce uzaklaştırmıştı oradan. Aziz'in değimi ile arka odada yarım saat kadar dinlendirilecekti.


  • Naptın ya…

  • Yapmak zorundaydım, iddiaya girdik altında bir şey olup olmadığına dair.

  • Ne…

  • Yokmuş, ben kazandım.


Tek bir kelime dahi etmeden gülümseyerek yanından uzaklaşırken planın ikinci safhasına hazır olmaları için kapıdaki çocuklara işaret verip masasına kuruldu. Kerim zafer kazandığını düşünerek yaklaştığında artık en ufak bir şüphesi dahi yoktu sürecin aksamayacağından. Gözlerinin içine bakmış, kibrini görmüştü Nicole’ün. Altında kalmayacaktı, kalamazdı.


  • Yemedi mi?

  • Yedi, hazmetmesi için zaman ver.

  • Nerden biliyorsun?

  • Çok kibirli, altta kalamaz.

  • Yani, noldu şimdi?

  • Hiç NetGEO izlemedin mi sen, önce avını sürüden ayıracaksın, sonra üstüne atlıcaksın. Aslanlar böyle yapar.


Cümlesini tamamlamıştı ki hiç beklemediği bir anda yüzüne çarpan sıvıyla hem şaşırmış hem de çok beklemesi gerekmediği için sevinmişti. Güvenliğe zamanın geldiğine dair çaktırmadan bir bakış atıp ayağa kalktığında çirkeflik yapmak için hazırdı. Ne var ki bir kez daha büyülenmişçesine genç kadına gülümserken bulmuştu kendini.


  • Arkadaşlarla iddiaya girdikte, her zaman mı şapsalsın yoksa ıslandığında mı diye?

  • Kim kazandı?


Genç kadın cevap vermek yerine orta parmağını gösterip uzaklaşmak için arkasını döndüğü sırada güvenlikte yanlarına gelmiş ve yine Aziz’in kulaklarına fısıldadığı gibi itirazlara aldırmadan ikisinide apar topar dışarı çıkarmıştı.

Yolun kenarında yan yana durmuş araçlarının gelmesini bekliyorlardı. Aziz’in durumdan son derece keyif aldığı her halinden belli olurken genç kadın kollarını göğsünde bağlamış burnundan soluyordu adeta.


  • Yaptığını beğendin mi? Rezil olduk.

  • Seni kalabalıktan ayırmam gerekiyordu.

  • Ne…

  • Telefonunu almak için.

  • Rüyanda görürsün.

  • Şimdi ye kadar gayet başarılıydım.

  • Biliyor musun karar verdim, ıslandığında daha şapsalsın.


Yüzündeki gülümseme öyle yayılmıştı ki Aziz’in, araçlar geldiğinde ise neşesi daha da artmıştı. Vale tembihlendiği gibi önce Kerim’in Tahoe’sunu ardından da genç kadının Mini’si getirmiş, tam önlerine park etmişti.


  • Arabanda göğüslerin gibi küçükmüş.

  • Büyük arabaları olan erkekler için ne derler bilirsin; küçük penislerinin verdiği eziklik duygusundan kurtulmak için dev kasalı araçlara binerlermiş.

  • Japonlar mı söylemiş?


Genç kadın bir kez daha orta parmağını gösterip aracına doğru ilerlerken Aziz’de hareketlenip aracın direksiyonuna geçmişti. Motoru çalıştırıp vitesi geri aldığı gibi gaza dokunarak arkasındaki aracına zarar vermeye yetecek şiddette vurduğunda artık planının üçüncü safhasına geçmek için hazırdı. Yüzündeki gülümsemeyi güçlükle bastırarak aracından inerken kazayı fazla abartmamış olmayı umuyordu.


  • Manyak mısın sen ya?

  • Çok üzgünüm vitesler karışmış olmalı.

  • Allah’ın belası hem gecemi hem arabamı mahvettin.

  • Bu kadar bağırmana gerek yok yaptırırız.

  • Rahatlığa bak ya.

  • Bak ikimizde alkollüyüz, polisle uğraşmak istemeyiz.


Elini arka cebine atıp cüzdanını çıkararak kartvizitini genç kadına uzattığında elinden geldiğince ciddi görünmeye çalışıyordu.


  • Yarın beni ara, arabanı yaptıralım.

  • Kartta sahtedir, senden herşeyi beklerim.

  • Ara gör.


Telefonunu çıkarıp kartın üzerindeki numarayı çevirirken sanki ilk kez bir kadının numarasını alıyormuşçasına heyecanlandığını bugün bile içi burkularak hatırlıyordu. Çalan telefonun kendisine ait olduğunu ispatlamak için genç kadına uzattığında bu gecelik son dersinide vermeye hazırdı. Bundan sonraki tüm dersleri onun vereceğini ise asla tahmin edemezdi.


  • Adın ne?

  • Nichole.

  • Pekala Nik, numaranı alacağımı söylemiştim hatta ilk sen aradın.


Bugün bile yüzündeki şaşkınlık en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu. İki gün boyunca arabasını tamire götürmemek için çeşitli bahanelerle oyaladıktan sonra genç kadınala buluşacakları saate ve yere karar vermişler, buluşmaya yarım saat geç gitmişti. Amacı genç kadını önemsemediğini göstermek, etrafındakiler gibi güzelliğinden etkilenmediğini, üstün olduğunu kanıtlamaktı. O gün araç tamir olurken birlikte yemek yemişler, sohbet etmişler ve aynı gece birlikte olmuşlardı.

Buraya kadar her şey hesapladığı gibi gelişmiş, en ufak bir sapma olmamıştı. Ancak bundan sonrasını hesaplayamamıştı. İkinci kez görüşmüşlerdi ve üçüncü kez. Kısa zaman sonra her gün buluşmaya hatta tüm boş zamanlarını birlikte geçirmeye başlamışlardı. Hayatının hiç bir döneminde o kadar eğlenmemiş, o kadar gülmemişti.


O gece birlikte son geceleriydi. Ertesi sabah babasının Türkiye'deki görevinin bittiğini ve geri döneceklerini söylemişti. Ama istersen kalırım diye de eklemişti. Uzun uzun bakmıştı genç kadının yüzüne, kalbi kalmasını söylüyor, aklı reddediyordu. Biliyordu, kal derse ona aşık olacak ve çok sevecekti. Ne var ki mümkün değildi, yapamazdı, kendisinden önce kaç kişiyle birlikte olduğunu kendi bile bilmeyen bir kadınla asla yapamazdı.


Cevap vermemiş, o da bir daha sormamıştı. Sessizce kahvesini içip Aziz'i yanağından uzunca öperek teşekkür etmiş ve çıkmıştı. Yüzünü hala hatırlıyordu, hiç unutmamıştı, dolu dolu gözlerle baktığını. Gitme demek istemiş, sarılmak, öpmek, istemiş ama olduğu yere adeta çivilenip tek bir kelime konuşamadan kalmıştı. Dahası uzun zamandır attığından bile bihaber olduğu kalbini yıllar sonra yeniden hissetmişti. Göğüs kafesinde mahsur kalmış bir halde çırpınıyordu.


İki hafta sonra aradığında telefona çıkan küçük kardeşinden ölüm haberini aldığında adeta donmuş, dakikalarca öyle kalmıştı. Neden bilmiyordu ama o an annesinin hayatında hiç istemediği kadar yanında olmasını istemişti. Hayli zaman sonra telefondaki sese “nasıl” diye sorduğunda aldığı yanıtla bir kez daha yıkılmıştı. Pis bir bar tuvaletinde uyuşturucudan zehirlenip oracıkta can vermişti.


Uzandığı yerden kalkıp oturdu. Sehpanın üzerinde duran sigara paketine uzanırken titreyen ellerine bakıyor, o zamandan beri hiç azalmayan suçluluk duygusuyla canı yanıyordu. Sigarayı dudaklarına götürüp yaktı. Nicole'ün katili de kendisinden başkası değildi. Birlikte oldukları her gün kanına girmiş, içindeki ölümle yavaş yavaş zehirlemişti onu. Derin bir nefes çekip söndürdü sigarasını, aynı şeyi şimdi Nilgün'e yapıyordu. Gün be gün yaşama sevincini tüketiyor, ağır ağır öldürüyordu onu. Biliyordu, sonunda onun da katili olacak, kanı ellerine bulaşacaktı. Kalbi sancımaya başladığında çektiği son dumanı odanın içine savurup ayağa kalktı. İki eliyle saçını geriye atarken o kadar çaresiz hissediyordu ki kendini, karanlığında boğulan hayatlar adeta intikam alıyordu genç adamdan.


Kaç kadını aldatmıştı, kaç kocayı, sevgiliyi incitmişti. Kaç can almış, kaç kez can vermek isterken gözyaşlarıyla yalvarmıştı yaratıcısına. Tekrar oturup yeniden sigara yaktı. Canı burnunda solumaya başladığında "belki de bırakmalıyım onu" diye düşündü. Ne kadar acıydı, sevdiği kadın için yapabileceği en büyük iyilik onu terk etmekti.


Yeniden ayağa kalktı, odanın içinde dolanmaya başladığında kararını vermişti, aynı hatayı ikinci kez yapmayacak, ne pahasına olursa olsun sevdiği kadını da Nicole gibi sistemin çarklarına terk etmeyecekti. Ya geç kaldıysa, ya çoktan kaybettiyse onu. Şüpheleri gerçek olabilir miydi, hayatından başka biri olduğu için mi ayrılmak istemişti? Derin bir nefes aldı sigarasından, o zaman ne yapacaktı, yine onun için savaşabilecek miydi yoksa kalbine atacağı tek bir kurşunla onunda gözlerinden yaşam ışığının çekilmesini mi izleyecekti? Gülümsedi, Nilgün'ü vuracak kadar cesaretinin olmadığını biliyordu. Tüm kainatı karşısına alır, meydan okurdu ama genç kadına elini bile süremezdi, hiç bir kadını sevmediği kadar seviyordu onu.


Malayani Adam
Nicole'ün anısına; aklıma geldikçe sustuğumsun...

111 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Bir Şeyler

Diriliş

1 Yorum


eli-z
26 Haz 2018

muhtesem......

Beğen
bottom of page