top of page

Hayattan Karaler - İlk Kare

Yazarın fotoğrafı: Malayani AdamMalayani Adam

Sıkıntılı bir günümdeydim, öyle ki yapacak bir şey bulamamış, uzun zamandır görmediğim eski bir dostumu sahibi olduğu gece kulübünde ziyarete gitmiştim. Kulüplerini bilirsiniz, eğlenme başlığı altında bastırılmış ya da gizlenmiş dürtülere karşılık arama - bulma mekanlarıdır.


Locada oturuyoruz, gürültü çok fena, adına müzik diyenler de var tabi. Gözüm bir kaç masa ilerdeki üç genç hanıma takıldı. Markalı kıyafetleri, süper mini etekleri, dengeli makyajlarıyla mekanın en dikkat çekenleri olmayı başarmışlar. Dalmışım, aklımda kim olduklarından ziyade ne oldukları, istediklerinden öte beklentileri dolaşırken kulağıma yaklaştı arkadaşım. Dedi ki; hatunları beğendiysen çağırtalım. Önce düşmedi, aptal aptal suratına baktım, sonra uyandım mevzuya, dedim olur, gelsinler bakalım.


Lafı fazla uzatmayayım, bara işaret verildi, hanımlara ikramlar yağmaya başladı, mekan sahibinden geldiği söylendi, karşılıklı jestleşmeler derken locaya aldık kızları. Tabi niyetler farklı, hatunlar için bedavaya sükseli bir eğlence, arkadaşım için yeni yatak arkadaşı ya da arkadaşları, benim içinse malzeme. Başladık muhabbete, üniversitede okuyorlarmış, İstanbul’a da farklı farklı yerlerden bunun için gelmişler. Konu konuyu açtı hiç istemesem de arkadaşımın gevezeliği sayesinde Malayani Adam’dan, şiirden, sanattan devam edip kadın erkek ilişkilerine kadar uzandık. Onlar erkeklerden, biz kadınlardan şikayetçi ama hepimiz melek modunda sohbete devam ederken her zamanki gibi karşımdakileri tartmaya başladım.


Basit mantık; aynı cümlenin içinde bir kaç farklı konunun yer aldığı bir soruya hangisinden başlayarak cevabını veriyorsa karşınızdaki, ilgi alanının en yakın olduğu konu budur, burdan devam edersiniz. Bende öyle yaptım, çözülmeleri zor olmadı. Sonrası çok daha basit, zaaflarına oynayıp iyice dökülmelerini sağladım. Uyuşturucu kullandıklarından, kaçamaklarından, cinsellikten beklediklerine hatta ideal penis ölçülerine, sevdikleri pozisyonlara kadar ar perdeleri yırtılırcasına anlattılar. İşte size bu absürt diyaloglardan bir parça ya da bukle (nefret ediyorum bu kelimeden ve neden bilmiyorum; bukle nedir ya…).

  • … kafasında iki gram beyin taşıyordu zaten beni görünce o da gitti, hahahahah.

  • ………

  • Noldu neden öyle baktın yazar beeey?

  • Hiiiç, çok güzelsin ya benim iki gram da uçtu.

  • Laf mı çarpıyorsun bana?

  • Hem güzel hem zeki.

  • Teşekkür ederim de niye laf çarptığını anlamadım.

  • Rica ederim bulunmaz Hint Kumaşım

  • Benim diye söylemiyorum ama öleyim işte naapiiiiiiim.

  • Yalnız bir şey dikkatimi çekti.

  • Kimin çekmiyor ki, hahaha?

  • Yaklaşık yirmi dakikadır dağarcığındaki elli kelimenin etrafında yüz elli cümle kurdun ve bunların yarısı ne kadar güzel olduğunla alakalı.

  • Değil miyim?

  • Öyle misin?

  • Burdan bara kadar yürüsem kadın erkek herkesin kafası bana döner, var mısın iddiaya?

  • Peki senin bu güzellikte maharetin ne?

  • Nasıl maharetin ne?

  • Yani yüzündeki bu harika ahengin mimarı sen misin ya da bu güzel vücudun neresini sen tasarladın, gözlerini sen mi boyadın, gamzelerini sen mi oraya yerleştirdin?

  • Ne demeye çalışıyorsun?

  • Daha açık olayım, bu güzellikte övünmeni gerektirecek maharetin ne? Benim sende gördüğüm tek maharet gereksiz bir kibir, bu da çok çirkin, alkolle bile çekilmiyor. O yüzden çay içiyorum.

  • Vaay, kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş.

  • Hadi canım hadi, söyle bara doğru bir yürüde görelim kimler bakıyor sana.

Olabildiğince boş ve alabildiğine malayani. Ama bir şey öğrettiler bana, onlarda gördüm, övündükleri güzellikleri övdükleri kadar gerçekti ancak unuttukları bir şey vardı, o güzelliğin mimarı.


Arkadaşım beni iyi tanıdığından (daha önce bir kaç tuhaflığıma şahit olmuştur) muhtemelen bu şekilde sonlanacağını tahmin etmiş, kızları yerinde bir manevrayla toparlayıp masalarına kadar numaralarını almak için eşlik ederken kendime döndüm; “Ey tüm güzelliklerin mimarı, beni taşarlayan, beni düşündüren ve beni "ben" eden; üzgümün bende var ettiğim tüm maharetleri kendime ait bilip kendimin dahi sana ait olduğunu unuttuğum zamanlar için, üzgünüm sanatını çalıp kendiminmişçesine (!) sattığım için ve teşekkür ederim bana öğrettiğin için. Sen yüce kitabında bir sivri sinekten dem vurup anlayanlar için ibret vardır diyensin, bugün anladım, tekrar teşekkür ederim."

Malayani Adam
A Valley Girl settled her eyes on my eyes, than she said suddenly "Love is just a trap in which we fall voluntarily."

87 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Bir Şeyler

Diriliş

Comentarios


bottom of page